Hz. Ebu Bekir, İslam'ı ilk kabul eden erkeklerden biri ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'in en yakın dostuydu. O, İslam öncesi dönemde de Mekke'nin saygın ve zengin tüccarlarından biriydi.
İslam'ı kabul ettikten sonra, tüm servetini Allah yolunda harcamaktan çekinmedi. Özellikle, köle olan Müslümanları satın alıp özgürlüklerine kavuşturması ile tanınırdı. Bilal-i Habeşi, Amir bin Füheyre gibi birçok köleyi satın alıp azat etmiştir.
Bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.), Müslümanlardan Allah yolunda infak etmelerini istedi. Hz. Ebu Bekir, evindeki tüm malını getirdi. Hz. Peygamber ona "Ailen için ne bıraktın?" diye sorduğunda, "Allah ve Resulünü bıraktım" diye cevap verdi.
Hicret sırasında da tüm servetini Medine'ye götürmek yerine, İslam'ın yayılması için harcadı. Medine'ye vardıklarında neredeyse hiçbir malı kalmamıştı.
Hz. Ebu Bekir'in cömertliği sadece malıyla sınırlı değildi. O, canını, zamanını ve tüm varlığını İslam için feda etmeye her zaman hazırdı. Bu yüzden "Sıddık" (doğru sözlü, sadık) lakabıyla anılırdı.