Hz. Yusuf, Hz. Yakub'un en sevdiği oğluydu. Bir gece rüyasında on bir yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini gördü. Bu rüyayı babasına anlattığında, babası ona bu rüyayı kardeşlerine anlatmamasını söyledi, çünkü kardeşleri ona karşı kıskançlık duyabilirlerdi.
Gerçekten de kardeşleri Hz. Yusuf'u kıskanıyorlardı. Bir gün onu gezmeye götürme bahanesiyle yanlarına aldılar ve bir kuyuya attılar. Babalarına da "Yusuf'u kurt yedi" diyerek kanlı bir gömlek getirdiler.
Kuyuya atılan Hz. Yusuf, oradan geçen bir kervan tarafından bulundu ve Mısır'da bir köle olarak satıldı. Onu satın alan Aziz'in evinde büyüdü. Aziz'in karısı Züleyha, Hz. Yusuf'a âşık oldu ve onu kendisine meyletmeye zorladı. Ancak Hz. Yusuf, Allah'tan korkarak bu teklife yanaşmadı. Buna rağmen iftiraya uğrayarak hapse atıldı.
Hapiste iken, iki mahkûmun gördüğü rüyaları yorumladı ve yorumları doğru çıktı. Yıllar sonra, Mısır hükümdarı da bir rüya gördü ve kimse bu rüyayı yorumlayamadı. Hz. Yusuf'un rüya yorumlama yeteneğini duyan hükümdar, onu hapisten çıkarttı. Hz. Yusuf, hükümdarın rüyasını yorumlayarak, yedi bolluk yılından sonra yedi kıtlık yılı geleceğini söyledi ve bu dönem için hazırlık yapılmasını tavsiye etti.
Hükümdar, Hz. Yusuf'u hazinelerden sorumlu vezir yaptı. Hz. Yusuf, bolluk yıllarında ürünleri depolayarak kıtlık yıllarına hazırlık yaptı. Kıtlık başladığında, çevre ülkelerden insanlar Mısır'a yiyecek almaya geldi. Bu gelenler arasında Hz. Yusuf'un kardeşleri de vardı. Hz. Yusuf onları tanıdı, ancak kardeşleri onu tanımadı.
Bir dizi olaydan sonra, Hz. Yusuf kendini kardeşlerine tanıttı ve onları affetti. Daha sonra tüm ailesini Mısır'a getirtti ve böylece yıllar önce gördüğü rüya gerçekleşmiş oldu.